Saydıralım

5 Ağustos 2008 Salı

Hikaye insanı olmak...

Bir arkadaşın blogunda dönmüştü böyle bir muhabbet. Bunun üzerine daha önceden kendimi tanımladığım bir yazıyı bana özel tek sayfada yazma ihtiyacı hissettim. Vakt-i zamanında şöyle tanımlamışım hikaye insanı olmayı:

Çocukluğunu serilere boğularak geçirmemiş de olsa bu alana, bu konuya ilgi duymaktır.

Ben mi? Tam anlamıyla hikaye insanıyım. Gelişine yaşadığım ve beklentim olmayan şu hayatta gerçek ve gerçekdışılıkla müthiş bir bağ kurabilme yetisi sağlayan önemli bir olgudur hikaye benim için. Anlatmayı ayrı seviyorum, dinlemeyi ayrı seviyorum, okuması bambaşka.

Bazen beyaz perdeye veya cama yansıyor öyle de haz alıyorum ondan. Bazen tarihi geçiyor. Efsane olarak değişiyor. Küçükken soba başında pişmesini beklerken kestanelerimizi büyüklerimiz anlatırdı. Her büyüğümüz ayrı anlatırdı. Her birinin beğendiğim detayını seçer, ben de öyle anlatırım. Belki de büyümüş olmak istememin en önemli sebebi buydu. Evet, etrafımda daire oluşturmuş çocuklara hikayeler, efsaneler anlatmak veya benim gibi bir hikaye, efsane ilgilisinin dikkatini üzerime toplamak. Hikaye bittikten sonra mantıksal çıkarımlar, günümüz olaylarına göndermeler yapmak en büyük zevklerimden bir başkası. Şahmeran'ın akibeti nasıl oldu, kırk değişik sonuçtan kendi felsefeme en yatkınını seçip anlatmamın sebebi de bu yüzdendir ya.

Hikaye bir gelenektir. Evet bu tip lafları da severim. Geçmişten bu güne köprülerdir gelenekler. O zaman geçmişten bugüne olan köprünün ağırlık merkezindeki gerçeklik ve gerçekdışılık arasındaki nokta mıdır hikaye? Bilemiyorum öyledir belki.

Çikolatadan ev olmaz, yılanlar öç almak için vakit kollamaz, uzun saçlı her kız rapunzel kadar güzel değildir, kralın kıyafeti belki de gerçekten görünmez ipektendir ve her hikaye her zaman mutlu bitmeyebilir.

Ama bir şeyi biliyorum: Hikaye, gerçekten de gerçektir.

1 yorum:

sinem dedi ki...

vay be, çok güzel yazmışsın, söylenecek söz kalmamış pek :) birinin yarattığı hikayenin en güzel yanı, onun hayalgücüne hayran kalmak. inanılmaz gibi geliyor ya hani, nasıl yapar bunu, bunu nasıl düşünebilmiş filan; tatlı bir kıskançlık.. tolkien'in kitaplarında, beatles'ın şarkılarında, harry potter'da, don kişot'ta, alica harikalar diyarında'da.... hadi onları bırak, bu bloglarda. o "hikaye"lerin kendine özgü dünyası, havası, yaratıcılığı, çekiciliği çok cezbedici kesinlikle. evet, hikaye insanı olmak böyle bir şey sanırım :D