Saydıralım

12 Ağustos 2008 Salı

Blok...

Yattığım yerden plaj-voleybolu turnuvası finali izliyorum. Mücadele gırla... İkililerden biri güzel bir organizasyonla karşı tarafa smaçlıyor topu. Rakip zıplıyor, spikerin çığlığı... 'Blok out!!'

Sonra ben düşünüyorum. Hayat her şeye benzediği gibi voleybola da benziyor. Lan bir düşünsene, mükemmel bir çaba göstermişsin. Etkili olmaya çalışmışsın oyunda/hayatta (hayat bir oyundur diyene de selam ederim...), şartlar seni zorlamış, kendinle mücadelen yetmiyormuş gibi karşına insanları da almışsın...

Pat! Bu saatten sonra olacaklar senin tekniğine mi kaldı sanarsın ki? Şans işte. Belki içeri düşer... Belki dışarı sapar... Belki son anda takım arkadaşın yetişir. Sürünerek çıkartır topu. Ne de olsa onun da menfaati vardır bu işte... Belki bu son şansındır, maç sayısıdır. Belki maç yeni başlamıştır. Belki geriye düşeceksindir, seriye bağlayacaklardır. Belki sen art arda sayı kazanacaksındır. Belki sizin mücadelenizi yöneten hata yapacaktır. Yuhalanmak ağlatacak belki seni, belki alkışla coşacaksın. Yüzlerce kişi izlerken birini önemseyeceksin belki, belki hiç birini...

Tahta zemindesindir, kumdasındır. İkişerlisindir, altışarlısındır...

Sorsan şimdi 'Muratçım her voleybol maçında bloksuz bir an geçmemekte midir?' diye ne cevap veririm. Basit, ama kabullenmesi zor.

Ben çevremde basit bir maç geçiren insanlar görmedim. Ben mücadelenin olmadığı bir hayata tanık olmadım. Bence sırf bu yüzden voleybol, blok'suz çok manasız...

Hiç yorum yok: